“Tele-Tıp Uygulamaları” HÜ.Tıp Fakültesi Hist. ve Emb. ABD öğr. Üyesi Y.Doç.Dr.Sinan Yürüker
(TSBS)
Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi bünyesinde oluşturulan çalışma grupları arasında
“Tele-Tıp Uygulamaları” da yer alıyor. H Ü. Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji
Anabilim Dalı öğretim üyesi Y.Doç.Dr. Sinan Yürüker ve HÜ Tıp Fakültesi Tıp
Eğitimi ve Bilişimi Ana Bilim Dalı (TEBAD) Üyesi Dr. Murat Sincan, ile birlikte
“HacetTELE” adını verdikleri bir TELE-TIP uygulaması olacak proje ile kaliteli
ve yaygın bir sağlık hizmeti sunulmasının yanında, sağlık alanında bilgi altyapısının
da standardize edilmiş olunacağını söyledi.
TELE-TIP uygulaması olacak bu proje ile temel perspektif olarak neleri hedeflediniz? Bilindiği üzere; metropollerin dışındaki şehirlerimizde ve “taşra” olarak adlandırılan bölgelerimizde, ne yazık ki büyük şehirlerimizde sunulan sağlık hizmeti kalitesinde hizmet verilemiyor. Hekimlerimiz de, büyük şehirlerde bulunan diğer meslektaşları ile aynı koşullarda görev yapamadıklarından, gerek araç/gereç gerekse bilgi noktasında yetersiz kalıyorlar. Bu nedenle de, oradaki hastaların büyük bir kısmı büyük şehirlere sevk edilmek zorunda kalınıyor. Bu da bir çok sorunu birden ortaya çıkarıyor. Bunların başında; sorunları çözülemeyen hastaların büyük şehirlere gelirken yaşadıkları maddi sorunlar ile merkezlerde oluşan hasta sıraları ve dolayısıyla metropollerdeki hastanelerin kapasitelerinin üzerinde hizmet vermek zorunda kalmalarından kaynaklanan hizmet yetersizliği/kalite düşüklüğü geliyor. Bu açıdan bakıldığında TELE-TIP, tüm sorunları ve sıkıntıları önemli oranda azaltabilecek bir yapıya sahip. Hedeflerimizi de bu temel sorunların çözümü noktasında saptamaya çalıştık.
-”TELE-TIP Uygulamaları”nı bir çeşit Tele/Konferans olarak algılaya bilirmiyiz? Yoksa daha özgün bir yapıyı mı içeriyor ?
Bizim bakış açımıza göre “TELE-TIP Uygulamaları, iki tane merkezi yalnızca görüntülü olarak birleştirmekle oluşmuyor. Mutlaka, her iki tarafında birbirleri ile iletişim kurarak, birbirlerini görerek bilgi akışı nı gerçekleştirmeleri için gerekli düzenek sağlanmalıdır. Ancak bizim projemiz bunların çok ötesinde ufuklara sahip. Yalnız projenin tüm işlevselliği ile gerçekleşebilmesi için çok önemli engelleri aşması gerekiyor. Örneğin; günümüzde SBA (Türkiye'de Sağlık Bilgi Altyapısı) gelişmiş değil. Ben hekim olarak bir hastalığı bir şeklide tanımlıyorum, başka bir hekim de başka bir şekilde tanımlayabiliyor. Bunun bir ortak yolu olması gereklidir. Tüm dünya’ya ait olan bir standart olmalıdır. Bu standart son yıllarda gelişmiş ülkelerde oluşturulmaya başlandı. Biz de tüm bu gelişmeleri izliyoruz.
Bu gelişmelerin ışığında, tıbbi bilginin de standardize edilebilmesi için dünya’nın kullandığı standartları dahil olarak HacetTELE projesi sayesinde ana merkeze ulaşan hekim, son tıbbi gelişmelerden görüntülü olarak haberdar olacak ve bu bilgileri yakından izleyerek hastasını tedavi edebilecek. Bunun Türkiye açısından çok büyük bir önemi ve avantajı var. TELE-TIP sayesinde sağlık alanının bilgi alt yapısını da standardize etme olanağı ortaya çıkacak.
Biz HacetTELE projesini düşünce olarak tartışmaya başladıktan sonra üç yıllık bir süredir üzerinde yoğunlaşarak çalışıyoruz. Ancak Geçen yıl projeleştirerek DTP’ye (Devlet Planlama Teşkilatı) verdik. DPT projemizi kabul etti. Bu proje Türkiye'de ilk olması ile nedeni ile örnek olacak. Proje başlangıç olarak bütün ana bilim dallarını kapsamayacak. Öncelikle Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı'nda başlattık.
Projeyi hazırlarken temel önem verdiğimiz şey; merkezde bulunan doktorun kendi konusu ile ilgili uzaktaki bir yerde TELE-TIP teknolojisini kullanarak tanı koyması ya da yardım edebilmesi için hangi bilgilerin gerekli olduğu konusuydu. Bunu da her iki taraftaki hekimle birlikte hazırlıyoruz.
-Projede son durum nedir? Proje ne zaman yaşama geçecek?
Projenin DTP'den geçen yıl onay aldığını ifade etmiştim. Proje için ayrılan ödenek bildiğiniz gibi bölünerek projede kullanılması için hizmete sunulur. Yani bir bütün olarak verilmez. Biz ilk ödeneği bu yılın Haziran ayında alacağız. Ama biz yine de Haziran ayını beklemeden çalışmalarımıza başladık. çalışmalarımıza başladık. Dünyada böyle bir projeyi bütün bölümleriyle hayata geçiren bir ülke şu an için yok. Ülkemiz dışında da bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Eğer biz böyle bir projeyi hayata geçirmek yerine başka bir ülkeden satın almak zorunda kalırsak oldukça büyük boyutlarda bir para ödemek durumunda kalırız. Ayrıca başta dil sorunu olmak üzere bir takım uyumsuzluklar söz konusu olacaktır. Biz en başta ülkemize uyumlu bir proje yapıyoruz. Yani kendi ülkemize ve sistemimize göre dizayn yapıyoruz.
Önemli noktalardan biri SBA (Sağlık Bilgi Ağı) standardı. Bu standart dünyada belirlendi, HL7, Snomed ve benzeri standartlar. Projemizi dünyanın kabul etmiş olduğu standartlar çerçevesinde hazırlıyoruz. Böylece de projeden elde edilecek son ürün bütün dünya ile uyumlu halde olacak. Yani satın almak yerine, kendi teknolojimizi kendimiz geliştireceğiz.
Bizim şu andaki hedefimiz bu işin Türkiye’de yapılabilirliğini göstermek. Bir anabilim dalının, uzaktaki bir merkezde tanı koymak için gereken ihtiyaçlarını çıkarıp bir sistem geliştirip bu sistemin çalıştığını ispat etmek. Tabi başta teknik ve hukuksal olmak üzere bir çok sorun yaşanacak. Bu sorunları şimdiden düşünüp gereken altyapıyı oluşturuyoruz.
Bu teknoloji, doğru uygulanırsa Türkiye'de sağlıkla ilgili adaletsizliği düzeltebilecek bir teknoloji.
Türkiye'deki sistem yurt dışındaki gibi değil. Avrupa ve Amerika'da proje desteğini tüm maddi olanaklarıyla birlikte size veriyorlar ve tüm kontrol sizde oluyor. Türkiye'de ise parayı bölüp parça parça veriyorlar. Bu nedenle de projenin ilerlemesi çok daha yavaş oluyor. Biz projeyi, verilen olanaklar doğrultusunda iki yılda bitirmeyi umuyoruz. Ama olanaklarımız genişletilir de para daha çabuk kanalize edilirse projeyi daha çabuk bitiririz.
Şu unutulmamalı ki, kendi teknolojimizi kendimiz üretmezsek ve başka ülkelerin teknolojilerini alırsak, onların teknolojik yatırımlarını bir nevi biz desteklemiş oluruz. Artık kendi işimizi kendimiz yapmalıyız. Bu teknolojileri geliştirecek gücümüz de var. Her şeye sahibiz. Hem vizyonumuz var, hem nasıl yapılacağını biliyoruz, hem de yapacak insanlara sahibiz. Bu proje destek görür ve yeterli maddi destek sağlanırsa en kısa sürede hayata geçirilir.
Belki projemiz ülkemiz gereksinimlerinden biraz daha ileride giden bir proje olarak görünebilir. İnsanlar şu anda böyle bir projeye “gerek yok” diyebilirler. Ama unutulmamalı ki biz bu dünyada yaşıyoruz ve gelişmeleri takip ediyoruz. Biliyoruz ki; Tele-tıp, Avrupa ve Amerika'da ileriki dönemlerde standart uygulama olacak. Onlar tamamen bu sisteme geçtiklerinde biz ne yapacağız? Gidip onlardan satın almak zorunda kalacağız. Burada yapabilecekken satın almak ve sonra da bizim sistemimize entegre etmeye çalışmak büyük bir yanlışlık olacak. Böyle bir projeyi yaşama geçirmek, ülke ekonomisine de çok şey katacak.