Günümüzde bilginin katlanma hızı neredeyse bir
yıla inmektedir. Bilişim Tekno-lojilerindeki (BT) gelişme bilgi üretimi ve
paylaşımındaki artışı etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir.
Bilginin katlanma ve paylaşım hızının ulaştığı boyut düşünülürse içinde
yaşadığımız yüzyıla “Bilgi Çağı” ya da diğer bir deyişle “Akıl
Çağı” denmesinin ne kadar yerinde olduğu tartışılmaz.
Günümüzde toplumlar üretilen teknoloji
ürünlerini hayret, şaşkınlık, merak içinde imrenerek hatta biraz da kıskanarak
izlemektedirler. Eskiden Doğulu-Batılı ya da Sanayi-Tarım diye sınıflara ayrılan
toplumlar günümüzde Üretici-Tüketici toplumlar olarak sınıflara ayrılmakta.
Günümüzde üretim denilince tarım ya da sanayi üretiminden daha çok bilgi
üretiminden söz ediliyor. Çünkü bilgiye dayanmayan üretimlerin verimliliği ve
toplumun refah düzeyine etkisi sınırlı olmaktadır. Üretilen bilgi tabanlı
ürünleri üretenler ve kullananlar diye sınıflama yapıldığında bizler bu sınıfın
neresindeyiz? Üreten mi? Kullanan ya da tüketen mi? Bu soruların yanıtını vermek
çok güç. Üretiyoruz, yeterli değil, tüketiyoruz, o da yeterli değil. Bizim sorunumuz vasat (orta düzey)
olmakta. Kuşkusuz sadece tüketen bir toplum olmayı arzu etmeyiz. Öyle ise
toplumsal konumumuzu bilgi üreten ve bunu toplumun refah ve mutluluğu için
tüketen bir toplum olmanın savaşını vermeliyiz.
İnsanlığın var oluşundan günümüze dek gündemde
kalan diğer önemli olgu da hastalıklar ve hastalardır. Değişen ise onlara
yaklaşım, tanı ve tedavi yöntemlerindeki farklılıktır. İlk çağlardan günümüze
dek bu yöntemler büyük değişim ve gelişime uğramışlardır. Salgın hastalıkların
nedenlerini büyücülerden, kötü ruhlardan ya da tanrının kurban isteminden
kaynaklandığını söyleyerek, bazı insanların kurban edilmesi yönteminin
benimsenmesine neden olmuşlar, “yaşamın amacı birey olarak insan” fikri
oluşmamış, bazılarının yaşaması için bazılarının kurban edilmesi yöntemi doğal
olarak kabul edilmiştir. Bu süreç içerisinde bilimsel olmayan tedavi
yöntemlerinden günümüz çağdaş tanı ve tedavi yöntemlerine geçmek uzun zaman
almıştır. Bu geçiş sürecinde bilimsel ve teknolojik alanda başarılı ülkeler ve
bu gelişimi izleyebilen ülkeler, bilim ve teknolojiye uyum ölçüsünde çağdaş
toplum insanına yaraşır sağlık hizmetini de
sunabilmişlerdir.
Sağlık alanında ve diğer alanlarda katlanarak
artan bilginin kağıt tabanlı ortamlarda tutulması olanaksızdır. Bunların
depolanma, paylaşılma, çoğaltılma ve üretilme ortamlarının bilişim teknolojileri
üzerinde olması kaçınılmazdır. Ülkemizde olduğu gibi batılı ülkelerde de bilişim
teknolojilerini kullanmakta en geç kalan sektör sağlık sektörü olmasına karşın
günümüzde internetteki sitelerin %40'ı sağlık sektörüne aittir. Bu da gösteriyor
ki, dünyada sağlık sektörünün bilişim teknolojilerini kullanımındaki artış hızı
diğer sektörlerden daha fazladır.
Tıp fakültelerinin ve diğer sağlık okullarının
amacı bilgi toplumu insanına yaraşır sağlık hizmeti sunacak hekimler ve diğer
sağlık personelini yetiştirmekle birlikte bu alanda yapılacak araştırmalara
öncülük etmektir. Bilgi teknolojileri ile donatılmış hastaneler kurmak, onları
çağdaş bir anlayışla yönetmek, bilinçli düşünmek ve bilgi tabanlı karar vermek
için gerekli veri ve bilgiyi üretmek bilişim teknolojilerini sağlık sektöründe
etkin ve verimli kullanmakla gerçekleşebilir. Koruyucu hekimlik hizmetleri ile
tanı ve tedavide akıl ve bilgiyi ön plana çıkararak “Kanıta Dayalı Tıp”
uygulamalarını yaygınlaştırmak için bilişim teknolojilerinden en iyi şekilde
yararlanmak gerekir. Bu teknolojilerden akılcı ve verimli şekilde
yararlanabilmek için bunlarla ilgili bilgi birikimine sahip olmak ön koşuldur.
Bu koşulu gerçekleştirebilmek de eğitimden araştırmadan ve örgütlenmeden geçer.

Üniversiteler yeni düşünce yaklaşımlarını
geliştirip topluma aktarmakla yükümlüdür. Üniversiteler usta-çırak ilişkisi
içerisinde bir önceki neslin yaptıklarını öğrencilerine aktaran, yaptıran ya da
ezberleten kurumlar olamaz. Olması durumunda bilim, teknoloji, değişim ve
gelişimin kısır bir döngü içersinde hapsolmasına neden olur. Üniversitelerde
öğrenciye verilen bilginin yarılanma ömrünün altı yıl olduğu biliniyordu.
Özellikle son yıllardaki üretilen bilginin miktarındaki ve niteliğindeki
artış bilginin yarılanma ömrünü dört yıla indirmiştir. Öğrencinin aldığı bilgilerin %50'si
dört yıl sonunda bilimsel ve ekonomik değerini yitirmektedir. Üretilen bilgiyi
insan belleğinde tutma çabaları belleğin bir depolama aracı olarak (disk, CD,
taşınabilir bellek vb.) verimsiz bir şekilde kullanılmasına neden olmaktadır.
Bunun yerine insanların belleğinde tutulan bu bilgileri teknolojilerinin
depolama aygıtlarına devrederek, insan zekasının ve belleğinin gerçek işlevi
olan yaratıcılık, kıyaslayıcılık, değerlendiricilik, özgürce savunuculuk,
sınayıcı ve doğruyu bulucu yönlerini geliştirmeliyiz. Bu amaçla sürekli değişim
ve gelişim içersinde olan, sürekli güncellenen beyinler yetiştirilmelidir. Bu
beyinler, bilgiyi depolayan değil bilgiyi nerede ve nasıl bulacağını, nasıl
üreteceğini bilen, zekanın yaratıcı işlevini ortaya çıkaran analitik beyinler
olmalıdır. Aynı zamanda yeni bilgi teknolojilerini yaratan geliştiren ve
kullanan beyinler olmalıdır. “Bu işlevi ne kadar başarmaktayız?” sorusunun
yanıtı üniversitelerimizde ve bunlar içerisinde yer alan tıp fakültelerimizde
nasıl bir eğitim yaptığımızı sorgulamakla ortaya
çıkacaktır.
Çağdaş beyinleri yetiştirebilmek için kaynakları
iyi kullanmak, seçimlerimizi iyi yapmak durumundayız. Günümüzde çağdaş eğitim
için bilişim teknolojilerinin önemini kimse yadsımıyor. Fakat bunları kullanma
ya da öğrencilerine sunma yönünde bir yığın gerekçe üretiliyor. Başta kaynak yetersizliğinden söz
ediliyor. Özellikle tıp fakülteleri hastanelerinde kullanılan cihazların
manyetik rezonans (MRI), bilgisayarlı tomografi (CT) v.b. araçların milyonlarca
dolar ettiği düşünülürse eğitim için BT araçlarının maliyeti çok komik
kalmaktadır. Kaynak ve ödenek yetersizliği bahanesi gerçekçi değil. Günümüzde
tüm donanımlarıyla 50 bilgisayarlı eğitim laboratuarının maliyetinin 40-50 bin
dolar olduğu düşünülürse gerekçenin ne kadar havada kaldığı görülecektir. Kaldı
ki milyonlarca dolar verilerek alınan bilişim teknolojileri ile donatılmış
sofistike tıp araçlarını kim kullanacak? Bilişim eğitiminden ve kültüründen
yoksun hekimler mi?
İnsanlara hakça dağıtılan sağduyu ve zamanın
insanlar tarafından tarafsız ve verimli şekilde sonuna dek kullanılması
durumunda doğru kararlar, doğru yer ve doğru zamanda verilecektir. Atalarımız
bilim ve teknoloji tercihlerinde bu yetilerini ne yazık ki yeterince
kullanmamışlardır. Matbaayı 275 yıl geç getirerek bilim ve teknolojideki
vasatlığımızın temellerini atmışlardır. Bilgi teknolojilerinin ülkemize girişi
matbaadan daha iyi durumdadır. Fakat unutulmaması gereken bir nokta o
tarihlerdeki 275 yıl bilgi çağındaki 2.5 yıldan daha kısadır. 2.5 yıllık gecikme
bile bizi bilgi toplumları sınıfının dışında
bırakacaktır.
İşte bu sorunlar yumağı içerisinde bocalayan
ülkemizde sağlık ve bilişim sektöründen bir elin parmakları kadar insan bu iki
önemli sektörün ortak paydalarını yaratabilmek için çö-züm yolları aramışlardır.
Türkiye de bir ilk olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Toplum
Hekimliği Enstitüsü 1981 yılında kendi Bilgi İşlem Merkezini kurarken belki de farkında olmadan 18
yıl sonra kurulacak Tıp Bilişim felsefesinin tohumlarını atıyordu (TBD Türkiye
1983 Yıllığı “TBD Türkiye Bilgi İşlem Merkezleri Kütüğü 1983”). Bu önemli
atılımın kararını bir halk sağlığı duayeni olan ve bilişim teknolojilerinin
bilgi üretmede ve tıpta karar süreçlerindeki önemine inanan rahmetli Prof.
Dr. Nusret Fişek'le birlikte vermiştik. Hacettepe Üniversitesi’nden 1988
yılında Akdeniz Üniversitesi’ne Biyoistatistik Bilim Dalı ve Bilgi İşlem
Merkezi’ni Kurmak için geldiğimde 1992 yılında bu üniversitede Türkiye’de bir
ilk olarak Tıp Bilişimi (Medical Informatics) Yüksek lisans programını açtık.
Tıp Bilişimi alanında 13 yıldır eğitim veren bu programa bu yıl doktora programı
da eklendi. ODTÜ Enformatik Enstitüsü 2003 yılında tıp bilişimi alanında
yüksek lisans ve doktora programı açmışlardır. Tıp Bilişimi alanında bu iki
üniversite dışında eğitim veren başka üniversite henüz yoktur. Gazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi içerisinde bu yıl Tıp Bilişimi Anabilim Dalı
kurulmuş fakat eğitim çalışmaları henüz başlamamıştır. Akdeniz Üniversitesi ve
ODTÜ’nün yetiştirdiği bilim insanları diğer üniversitelerimizdeki tıp
fakültelerinde bu bilim dallarının kurulup tıp bilişimi eğitiminin yaygınlaşması
için önemli bir kaynak ve güç oluşturacaklardır.
Sağlık Bilişimi alanında ilk örgütlü çalışma
Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) çatısı altında koordinatörlüğü benim
tarafımdan yürütülen Sağlık Bilişimi Çalışma Grubu olarak başlamış,
işlevini örgütlü bir şekilde sürdürmüş ve bu alandaki büyük boşluk doldurulmaya
çalışılmıştır. Bu çalışma grubu işlevini büyük ölçüde Tıp Bilişimi Derneği’ne
devretmiştir.
Tıp bilişimi yüksek lisans eğitiminin verilmeye
başlanmasından 7 yıl sonra 1999 yılında Ankara'da, Gazi Üniversitesi Nükleer Tıp
Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Kitapçı öncülüğünde bir grup
hekim ve bilişim profesyoneli tarafından Tıp Bilişim Derneği adı altında
bir sivil toplum örgütü kurulmuştur. Derneğin kuruluş amaçlarının başında Bilgi
Toplumu'na yaraşır bir sağlık hizmeti sunarken son yıllardaki devlet politikası
haline gelen e-dönüşüm içindeki e-sağlık örgütlenmesini yapmak olmuştur. Bilgi
teknolojilerine duyulan gereksinimin ve yatırımlarda bilişim uygulamalarının
payının giderek artması, bu yatırımların amacına tam anlamıyla hizmet edebilmesi
ve/veya alınacak kalite ve verimin yükseltilebilmesi açısından, her alanda
olduğu gibi sağlıkta da ulusal bir yatırım ve bilgi stratejisi geliştirilmesini
zorunludur.

Geliştirilecek ulusal sağlık bilgi
stratejilerine katkıda bulunmak ve veri sağlamak amacıyla, 26 Haziran 2000 de
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde "2000’li Yılların Türkiye'sinde Sağlıkta
Bilgi Stratejileri" üst başlıklı bir toplantı düzenlenmiştir. Açılış
konuşmalarının ardından kısa sunumlar yapılmıştır. Sunumlar sonrasında
katılımcılar ilgili konu başlıkları çerçevesinde çalışma grupları
oluşturmuşlardır. 8 Aralık 2000'de İstanbul'da yapılan bir toplantı ile çalışma
gruplarının kapsam ve çalışma şekli gözden geçirilmiştir. Bu çalışmalarla ilgili
yol gösterici bir metin hazırlanmıştır. Tüm raporların birleştirilmesiyle
oluşturulan metinler, gerekli düzenlemelerin ardından, 28-29 Nisan 2001'de
yapılan "1. Tıp Bilişimi Kongresi" nde tartışılmış ve son haline
getirilmiştir. Bu raporlar, “2000'li yıllarda Ulusal Sağlık Bilgi
Stratejileri” başlığı ve TÜBİTAK'ın desteği ile kitap haline getirilerek
Türkiye'deki ilgili kişi ve kurumlara dağıtılmıştır.
2000 yılında, derneğimiz IMIA (International
Medical Informatics Association)'a üye olarak kabul edilmiştir.
2001 yılında Ankara ve İstanbul'da “Tıpta XML
uygulamaları” başlıklı iki toplantı düzenlenmiştir.
2000 yılından beri Bilişim Kurultay'larında,
Akademik Bilişim ve Inet-tr toplantılarında sağlık oturumlarında derneğimiz
üyeleri koordinatörlük yapmış, bildiriler sunmuş paneller düzenlemiştir. Sağlık
Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülen “Ulusal Sağlık Bilgi Stratejileri“
çalışma gruplarında dernek yönetim kurulu üyeleri ve diğer üyeler görev
almışlardır. TBD, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) ve diğer bilişim sivil
toplum örgütleri ile ortak eylem planları ve çalışmalarda birlikte hareket
etmeye özen göstermektedir. Tıp Bilişimi Derneği ve Akdeniz Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nin ortaklaşa organize ettiği “Tıp Bilişimi Güz Okulu” 2003
yılı Ekim ayı başında Antalya’da gerçekleşmiştir. Konu ile ilgili kişilerin
haberleşmesi, bilgi paylaşımı için yahoogroops altında informist isimli bir grup
kurulmuştur. Bu çalışmalara ek olarak spesifik konularda Ankara, İstanbul,
Eskişehir'de etkinlikler düzenlemiş tıp bilişimi bilincini yaymaya çalışmıştır.

Derneğimiz temmuz 2005 yılında Avrupa Tıp
Bilişimi Federasyonu'na (European Federation for Medical Informatics) üyelik
için başvurmuş, ön kabul yapılmış, kesin üyelik 2006 tarihindeki toplantıda
gerçekleşecektir.
Derneğimizin Tıp Bilişimi alanında yaptığı
etkinliklerin sonuncusu Sağlık Bakanlığı’nın katkılarıyla 17-20 Kasım tarihinde Antalya-Belek Atlantis
Otel’de düzenlenecek olan uluslararası katılımlı Sağlığa e-Gelecek, Tıp
Bilişimi '05, 2. Ulusal Tıp Bilişimi Kongresi'dir. Yüksek katılımın
beklendiği bu etkinlikte Sağlık bilişimi alanında birçok konu uzmanlarca
ayrıntılarıyla tartışılacaktır.
Tıp Bilişimi Derneği her geçen gün sayısı artan
üyeleri ve etkinlikleri ile örgütlenmenin önemini vurgulamaya çalışarak
ülkemizin değişim ve gelişim
süreçlerine katkı sağlama ve e-dönüşümde üzerine düşen görevi yerine getirme
çabasını sürdürmektedir.
saka@akdeniz.edu.tr