Sağlık ve Bilişimde Objektif Haber

  English

“Gözünüz İnternette Olsun”

           İnternet Kurulu, internetin Türkiye'ye gelişinin 10. yıl dönümünde Türkiye İnterneti’ni büyütmek, yeni projeler başlatmak, interneti geniş kitlelere tanıtmak, yaymak, toplumun gündemine interneti yerleştirmek, ve Türkiye interneti’ne ivme verecek etkinliklerin yapılması amacıyla 7-20 Nisan'ı İnternet Haftası olarak ilan etti.

           İnternet, yaşamın vazgeçilmez parçalarından biri olarak her geçen gün yaşamımızda kendine daha büyük bir yer edinirken, Türkiye İnterneti’nin ustası olarak tanınan İnternet Kurulu Üyesi ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Akgül Türkiye'nin hala İnternet ile ilgili bir vizyonunun olmadığını söyledi. Türkiye İnterneti’nin 10. yaşının etkinliklerle kutlanması nedeni ile Çözüm Haber olarak internet üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

           Türkiye’de interneti toplumun gündemine yerleştirmek ve Türkiye İnterneti’ne ivme kazandırmak amacıyla bir dizi etkinlik gerçekleştiriliyor. Toplum olarak İnternet'i nasıl algılıyoruz ?

           İnternet’in dünya gündeminin ilk sıralarını aldığı günümüzde, ülkemizde yaşayan insanların İnternet'i algılamaları tam da Türkiye'ye özgü bir yelpaze sergiliyor. Pek çok kişi İnternet'i “zapturapt” altına alınması gereken zararlı bir nesne olarak görüyor; onu sıkıca denetleyerek, kontrol eden, eli sopalı bir sahibi olsun istiyor. Pek çok gencimiz, İnternet'i hoşça vakit geçirilen, arkadaşlarla sohbet edilen bir ortam olarak görüyor. Profesyonellerimiz, İnterneti temel haberleşme aracı, bir araştırma ortamı, kütüphane, iş yapma, yayın ortamı, vs olarak görüyor. İnterneti etkin kullanan, tüm işini İnternette yapanlar, İnterneti günlük yaşamın doğal bir parçası olarak değerlendiri riyorlar. Bir anlamda İnterneti yaşamın bir uzantısı, ya da bazı yazarların kullandığı biçimiyle "yaşamın tam da kendisi" olarak algılıyorlar.

           Bizler ise İnternet sektörü olarak; İnternet'in ülkemiz için yaşamsal önemde olduğunu düşünüyoruz. İnternet 'in; sanayi toplumundan daha köklü bir değişimi simgelediğini, bireyin entelektüel emeği, bilim/teknoloji ve Ar-Ge’nin öne çıktığı; bilginin bir üretim faktörü olarak taşıyıcı, geliştirici ve katalizör görevini yerine getirdiğini düşünüyoruz. Yaşamın her boyutunun bu değişimden oldukça etkilendiğini, başta ekonomi olmak üzere toplumsal ve siyasal yaşamın da hızla etkilenmekte olduğunu görüyoruz. Bunun ise toplumda bir yeniden yapılanmayı getireceği açıktır.

           İnternet ve onun temsil ettiği teknolojiler, bireyler, kurumlar ve ülkeler için stratejik önem taşımaktadır. Bu teknolojilerin inşasında geç kalan kalan, ülkeler, kurumlar ve bireyler ciddi bir tehdit altındadırlar. Bu noktadan hareketle, Dünya teknolojileri ile rekabet etmek, Avrupa Birliği'nin parçası olmak isteyen Türkiye 'nin İnternet'te geç kalmak gibi bir lüksü kesinlikle yoktur. Bugünkü Dünya’nın gerçeğinde İnternet'te geç kalmak 3. sınıf ülke olmayı peşin olarak kabul etmektir. Türkiye'nin İnternet ve İnternetin temsil ettiği teknolojileri en az Avrupa Birliği kadar ciddiye alması gerekmektedir.

           Dünya’da, yaklaşık olarak, 600 milyon İnternet kullanıcısı, 150 milyon İnternet'e bağlı bilgisayar, 35 milyon alan adı ve 25 milyon kadar web bulunuyor. Türkiye'de ise yaklaşık olarak 2 milyon abone, 4-5 milyon Internet'e erişebilen kişi, 130 bin bilgisayar, 34 bin alan adı, 20 bin kadar web bulunuyor. Yurt dışında da bir bu kadar web vardır diye düşünüyoruz. Dünya ölçeğiyle karşılaştırıldığında çok yetersiz.

           -İnternet Haftası düşüncesinin nasıl oluştuğunu, neyin amaçlandığını ve nelerin hedeflendiğini anlatır mısınız?

           Internet Haftası; toplumda Internet bilincini yaratmak, Interneti tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm yollarını tartışmak, yani Interneti Türkiye gündemine yerleştirmeyi amaçlamaktadır. (İK) İnternet Kurulu olarak, bu temel doğrultusunda meşaleyi ateşlemek, var olan uğraşların koordinasyonuna yardım etmek, toplumdaki eğilimi ve potansiyeli açığa çıkartarak, hayata geçmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Gerçekte biz işin sahibi değil, gerçek sahiplerine neden/aracı olmak, fırsat yaratmak istiyoruz. Biz, İnternet Kurulu olarak bir anlamda katalizör, tetikleyici, yol gösterici olmak istiyoruz. İnternet Kurulu olarak bu sürede Türkiye'nin Internet'i konuşmasını, keşfetmesini, düşünmesini, Türkiye'nin gündemine İnternet'in oturmasını istiyoruz. Etkinliklerimiz süresince, İnternet haftasının bir İnternet şenliği olarak algılanmasını istiyoruz. Gönlümüz bu etkinliklerin her ilde, her ilçede, her okulda, her kütüphanede, olmasındadır. Ülkedeki tüm İnternet gönüllülerinin bu işe gerçekten sahip çıkmasını ve meseleyi alıp götürmesini istiyoruz.

           -Amaçlarınız ve hedefleriniz doğrultusunda, Türkiye İnterneti’nin geleceğe yönelik perspektifine yönelik olarak yapılması gereken öncelikli uygulamalar neler olmalıdır?

           Her şeyden önce siyasal sahiplenme gerekli. Türkiye İnternet’i dokuz sancılı yıl geçirdi. Geride bıraktığımız dokuz yıl süresince kamu, özel sektör ve sivil toplum olarak, ne kendi aramızda ne de ülke boyutunda ortak akıl ve ortak eylem birliğine gidemedik. Sektörü rekabete açmada, insan gücü yetiştirmede, kültürü yaymada, pilot projeler oluşturmada pek başarılı değiliz. Ulusal boyutta örgütlenme, teşvik ve düzenleme mekanizmaları kurmakta, bir eylem planı oluşturmak ve hayata geçirmekte ciddi bir adım attığımızı henüz söylemek mümkün değil. Ülke olarak Türkiye'nin İnternet'i doğru algılayabildiğini söylemek, yapılanlara ve belgelere baktığımızda pek mümkün gözükmüyor. Ortada dişe dokunur bakış açısı, hedef, plan, örgütlenme, kaynak ve sorumlu bulunmuyor.

           Ülkemiz, matbaa ve sanayii devrimini kaçırmıştır ve sonuçları açıkça ortadır. Oluşmakta olan İnternet ve bilişim devrimini kaçırmanın olumsuz sonuçları sanayi devrimine oranla kıyaslanamaz ölçüde olacaktır. Ülkemiz bu fırsatı kaçırma lüksüne sahip değildir.

           Ülkemiz sürekli olarak İnternet'in marjinal konularına odaklanıyor. Asıl odaklanması gereken noktaları ya hiç algılayamıyor ya da televole kültürü ağır basıyor. İnternet'i bu toplumu birleştirmek, demokrasiyi geliştirmek, bilim ve teknolojiyi geliştirerek, rekabet gücünü artırarak dünya ile bütünleşmek için kullanmak zorundayız. Ama şunun da altını çizmek isterim ki, ben karınca adım atmaya çok alıştım. Büyük hedefleri ortaya koyup mütevazı hedeflerle yetinmeye alıştık.

           -Toplumun yöneticileri, Interneti nasıl algılıyor? Pratik ve programatik zeminde öngüleri ve sundukları çözümleri nelerdir?

           Siyasiler bugüne kadar çok şey söylemelerine karşılık herhangi bir adım atmadılar. Özellikle seçim döneminde SMS'ler de dahil olmak üzere Interneti kendi propagandaları için kullandılar. Bugünde dün olduğu gibi bir partinin önemli bir ismine İnternet'i sorduğunuzda “Bizim web sayfamız gayet iyi” diyorlar. Bunu ötesini düşünmüyorlar. “Bizim bir parti olarak; internetin gelişmesi için politikamız var mı?” gibi bir girişimleri olmadığı gibi, bir düşünceleri de yok. “Ben en fazla interneti nasıl kullanırım!” onun üzerine kafa yoruyorlar. Çok basit bir örnekleme ile anlatayım;1997 yılında konuyla ilgili bir panelde aralarında İsmail Cem, Haluk Şahin, Oral Çalışlar'ında bulunduğu bir grup katılımcı, internet kullanımı ve yararı konusunda çok ikna olmuş bir düşünce ile olumlu görüş bildirdiler. Ama, 'Türkiye internet konusunda ne yapmalı?' da hiç bir düşünceleri olmadığı ortaya çıktı. İsmail Cem'in kızı da o dönemde internet üzerine yazılar yazıyordu ve bir şirket kurmuştu. O düzeyde olan biri bile 'interneti nasıl geliştiririz?' sorusunu kendine sormamış ve her hangi bir politika oluşturmayı düşünmemiş. Bugünde durum bu. Politikacılara sorduğunuz zaman, “internet iyidir” cevabını alırsınız o kadar. Yeteri kadar kafa yormadıklarını görürsünüz. Birde, son seçimde internetle ilgili bir çok doküman gündeme alındı ama; o da bilişim şurasında bazı dokümanların makaslanıp alınmasıyla olmuş.

           Benim 'birinci önceliğim internet' diyen yok. 'Bir bakanlık kurulsun' fikrini savunanlarda hiçbir şey yapmış değil.

           Bu bir vizyon meselesi. Yani; öncelik meselesi. O kadar öne çıkartamıyorlar. Herhangi bir yerde interneti öne çıkararak seçilemezsiniz. Malesef Türkiye'de reel politikanın gerçekliği. Hiçbir politikacı kendi geleceğini tehlikeye atacak şekilde sahip çıkmıyor. Hiç bir hükümet, bu konuyu 'öncelikliler' içine almadı.

           Ülkemiz sürekli olarak İnternet'in marjinal konularına odaklanıyor. Asıl odaklanması gereken noktaları ya hiç algılayamıyor ya da televole kültürü ağır basıyor. İnternet'i bu toplumu birleştirmek, demokrasiyi geliştirmek, bilim ve teknolojiyi geliştirerek, rekabet gücünü artırarak dünya ile bütünleşmek için kullanmak zorundayız. Ama şunun da altını çizmek isterim ki, ben karınca adımı atmaya çok alıştım. Büyük hedefleri ortaya koyup mütevazı hedeflerle yetinmeye alıştık.

           -Toplumun yöneticileri, İnterneti nasıl algılıyor? Pratik ve programatik zeminde öngüleri ve sundukları çözümleri nelerdir?

           Siyasiler bugüne kadar çok şey söylemelerine karşılık herhangi bir adım atmadılar. Özellikle seçim döneminde SMS'ler de dahil olmak üzere İnterneti kendi propagandaları için kullandılar. Bugün de dün olduğu gibi bir partinin önemli bir isimlerine İnternet'i sorduğunuzda “Bizim web sayfamız gayet iyi” diyorlar. Bunu ötesini düşünmüyorlar. “Bizim bir parti olarak; internetin gelişmesi için politikamız var mı?” gibi bir girişimleri olmadığı gibi, bir düşünceleri de yok. “Ben İnterneti nasıl kullanırım!” yaklaşımı üzerine kafa yoruyorlar; Çok basit bir örnekleme ile anlatayım;1997 yılında konuyla ilgili bir panelde aralarında İsmail Cem, Haluk Şahin, Oral Çalışlar'ında bulunduğu bir grup katılımcı, internet kullanımı ve yararı konusunda çok ikna olmuş bir düşünce ile olumlu görüş bildirdiler. Ama, 'Türkiye internet konusunda ne yapmalı?' temelinde hiç bir düşünceleri olmadığı ortaya çıktı. İsmail Cem'in kızı da o dönemde internet üzerine yazılar yazıyordu ve bir şirket kurmuştu. O düzeyde olan biri bile 'interneti nasıl geliştiririz?' sorusunu kendine sormamış ve herhangi bir politika oluşturmayı düşünmemişti. Bugün de durum aynı. İnternet açısından da değişen hiçbir şey yok. Son seçimde internetle ilgili bir çok doküman gündeme alındığı görüldü. Ancak, o da bilişim şürasın da bazı dokümanların makaslanıp alınmasıyla oluşmuş olduğu ortaya çıktı. Ne yazıktır ki, sözkonusu olan bu yaklaşım Türkiye’de reel politikanın gerçekliğidir. Hiç bir hükümet, bu konuyu 'öncelikliler' içine almadı. Bizim 'birinci önceliğimiz internet' diyerek çalışma yürüten yok. Siyasal sahiplenme destek ve özendirme yönünde atılmış hiçbir adım yok.

           ‘Bir bakanlık kurulsun' fikrini savunanlar da bugüne değin hiçbir şey yapmış değiller.

(14.05.2003)