Sağlık ve Bilişimde Objektif Haber

  English

Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji EAH

            'Sevmek, başkasının hayatını yaşamaktır.'' demiş  Honore de Balzac. Sevginin çok güçlü bir duygu olduğuna, imkansızı başarabildiğine ve mucizeleri yaşattığına kendi hayatlarımızda da tanık olmuşuzdur. Hiç tanımadığımız insanları ya da çok sevdiklerimizi her geçen gün eriten, kanser hücresine de sevgi iyi gelebilir mi?  İnsanın insanı sevmesi,  insanın kendi hayatını sevmesi bu amansız savaşta işe yarayabilir mi? Başkasının nasıl acı çektiği bilinebilir mi? insanların hayatlarının aşk, yalnızlık, öfke hasret mutluluk gibi duyguların arasına sıkışan ölüme yakın olma duygusu ile amansız savaşta sevginin yeri var mıdır?  Galiba bu soruların hepsinin cevabında bir evet yatıyor. Tüm diğer hastalıklarda olduğu gibi kanserde de insanın en iyi yardımcısı kendisi olsa gerek. Ancak Ankara’nın merkezinde kanser ile mücadelede deneyimli, modern tıbbi mücadelenin yanında hastalarına sevgi ile yaklaşan bir sağlık kuruluşu bulunuyor; Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Hastane ile ilgili bilgi almak için Başhekim Doç. Dr Mahmut Koç ile görüştük.

 

Hastanenizin tarihçesi ve tıbbi hizmetleri  hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

 

            Hastanemiz, ilk olarak 1956 yılında Türk Kanser Araştırma Kurumu'nun çabası, gönüllü kişi ve kuruluşların katkılarıyla Ahmet Andiçen Hastanesi olarak Kurtuluş semtinde faaliyete başlamış. 1989 yılında şu anda faaliyetlerimizi yürüttüğümüz Demetevler'deki ana binamız hizmete girmiş. 2007 yılında Demetevler Urankent sitesinde yer alan yeni ve modern hastane binasının ek hizmet binası olarak hizmete alınmasıyla çocukluk çağı kanserlerine yönelik çağdaş ve kaliteli hizmet verilmeye başlanılmış. Bu binamız bünyesinde ayrıca kemik iliği transplantasyon ünitesi de kurulmuş.

 

            Son olarak 2009 yılı içerisinde Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) binası da Demetevler merkez kampus içerisinde yapımı tamamlanarak hizmete sunuldu.

 

            Hastanemiz ülkemizde onkoloji alanında hizmet veren tek eğitim ve araştırma hastanesidir. Eğitim hizmeti 10 branşta uzmanlık eğitimi, 4 branşta da yan dal uzmanlık eğitimi olmak üzere toplam 14 branşta, 20 eğitim kliniğinde verilmektedir. Hastanemize başvuran vatandaşlarımıza alanında yetişmiş uzmanlar ile 35 branşta sağlık hizmeti sunulmaktadır. Ayrıca Demetevler Kampüsündeki Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi ünitemiz ve Ahmet Andiçen ek hizmet binamızda olmak üzere 2 ayrı ünitede faaliyet göstermektedir.

 

Tüm dünyadaki kanser vakalarında hızla artış gözleniyor. Türkiye'de yüzde 22'lik oranla kalp damar hastalıklarından sonra ikinci ölüm nedeni oluyor. Kanser ile savaşırken nelere dikkat etmeliyiz?

            Sigara ve alkol kullanma, uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma, aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma, kimyasal maddelerin etkileri, hava kirliliği, radyasyon, dengesiz ve yetersiz beslenme vb kanser riskini artıran faktörlerdendir.

 

            Çok iyi bilindiği üzere kanser ile savaşmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı, tedavi şansını artırır, tedaviyi kolaylaştırır, tedavi giderlerini azaltır, doku ve organ kaybını önler, sakatlığı engeller. Tütün kullanımı en önde gelen önlenebilir kanser nedenidir. Akciğer kanserlerinin %80-90'ının ve kanser ölümlerinin üçte birinin nedeni tütün ve tütün ürünleridir. Tütün ürünlerinin neden olduğu kanserler arasında akciğer kanserinden başka baş, boyun, gırtlak, mesane, böbrek, pankreas ve mide kanserleri de bulunmaktadır. Her türlü tütün kullanımından kaçınılması ve pasif maruziyetin önlenmesi etkin korunma sağlar. Aşırı alkol tüketimi baş, boyun, yemek borusu, meme, bagırsak ve karaciger kanseri riskini artırmaktadır. Günde 25 gramdan fazla alkol alımı (yaklaşık 250 ml şarap veya 500 ml bira) üst sindirim sistemi kanserleri için riski artırır. Günde 100 gram alkol tüketimi (Yaklaşık 1 litre sarap veya 2 litre bira) ise bu riski hafif içiciler veya hiç içmeyenlere göre 46 kat artırır. Alkol tüketimini azaltmak kanseri önlemede etkili bir yöntemdir.

            Dünya genelinde meme ve kalın bağırsak kanserlerinin dörtte birinin nedeninin fiziksel aktivite yapmamak olduğu tahmin edilmektedir.

 

            Düzenli egzersiz yapmanın meme ve kalın bağırsak kanserleri riskini azalttığı ise iyi bilinmektedir. Bu yararlar egzersizin vücut kilo kontrolünü sağlamadaki olumlu etkisinden bağımsızdır. Erişkinlerin haftada 5 gün, 30 dakika süre ile orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmaları bu kanserler için riski azaltmaktadır. Okul çağındaki çocuk ve gençlerin ise her gün 60 dakikalık orta dereceli veya daha yoğun fiziksel aktivite yapmaları gerekmektedir.

Hastanenin Bilgi İşlemden Sorumlu Başhekim Yardımcısı Dr. Turgay Katlı ile Hastane Bilgi Yönetim Sistemi ve bilişim hakkında görüştük.

 

            Bazı hekimlerimize hakim olan bir yaklaşım vardır; sadece hastalarıyla ilgilenmek isterler ve bilgi teknolojilerine hep uzak dururlar. Ancak bilgi teknolojilerinin kendi işlerini kolaylaştırdığını ve daha güvenli hale getirdiğini gördüklerinde bırakmak istemezler. Hastanenizde bu durum nasıldır?

 

            Tabi bu bir paradoks. Hekimlerimiz hep bu paradoksu yaşadılar. Hekimlerimiz bilgisayar ile tanıştıklarında kullanımı konusunda bazı endişeler taşıdılar. Hekimin yapacağı işi bilgisayarın yapacağı gibi yanlış yorumlar yapanlar oldu. Oysa bilgisayar, daha doğrusu bilgi teknolojileri sadece hekimlerin yaptıkları işi kolaylaştırdı. Bilgi işlem hekimin yapacağı işlerde bir yapı taşı oluşturdu. Hekimlerimiz, bilgi teknolojilerinin asıl işlerini engelleyeceğini, zaman kayıplarına yol açacağını düşündüler. Bilgi teknolojileri hekimlerimize zaman kazandırdığı gibi işlemlerini hem hızlı hem de güvenli olarak yapmalarını sağladı. Bu yeni vizyona sahip olunca da otomasyonu daha fazla nasıl kullanabiliriz? sorusunun cevaplarını aradılar.

Bir yönetici olarak Hastane Bilgi Yönetim Sistemi'nizin size sağladığı yararlar nelerdir?

 

            Hayatta bilgi sahibi olmak en önemli artıdır. Bilgiye sahip olamazsanız sorunları göremezsiniz ve dolayısıyla çözemezsiniz.

 

            Hastanemize ait istatistiksel bilgilere ulaşmak ve bu bilgileri yorumlayabilmek çok önemli. Eskiden biz çok verimliyiz diye subjektif yorumlar yaparken ne kadar verimli olduğumuzu ölçemiyorduk. Gerçekte verimli olup olmadığımızı da bilmiyorduk. Bugün Hastane Bilgi Yönetim Sistemi’miz üzerinden zengin istatistiksel bilgiler alabiliyoruz. Hastanemizin mevcut durumunu bu bilgiler ışığında inceleyebiliyoruz. Bu yönetim kademesine büyük kolaylık sağlıyor.

 

İstatistiksel raporlamanın dışında sağlıklı bir HBYS'de olması gereken, ayırd edici birkaç temel unsuru sıralar mısınız? Kullandığınız sistem ile karşılaştırarak bir değerlendirme yapar mısınız?

 

            Hastane bilgi yönetim sistemleri, hastanelerimizde yeni sorunlar yaratmak için değil, sorunları çözmek için varolmalıdır. Bir karşılaştırma yapar isek; hastanemizde yeni hayata geçirdiğimiz Sisohbys’de çok fazla sorun yaşamadık. Karşılaştığımız sorunlar ise ihmal edilebilir ölçekteydi. Sonuçta bilgi sistemlerinde  insan faktörü de önemli yer tutu-yor. Sistemin işletilmesi sırasında kulla-nıcılardan kaynaklı bazı sorunlar yaşadık.

 

            Sağlıklı bir HBYS için; yeniliklere, değişikliklere çabuk uyum sağlamak önemlidir. Hastanenin maddi kayıplarının en aza indirilmesi, hatta mümkünse sıfırlanması bir HBYS'den beklenen önemli özelliklerden birisidir. Diğer bir beklenti kullanım kolaylığıdır. Eğer kolay kullanımlı bir sistem kuramazsanız bir süre sonra bilgi sistemini kullamaya direnç gösteren kullanıcıların sayısını hızla artırırsınız.

 

            Hastanemizde bir süredir kullandığımız Sisohbys, Bakanlığımızın yaptığı mevzuat değişikliklerini kısa zaman içinde sistemimize kazandırdı. Program isteklerimiz makul bir zaman içinde yerine getirildi. Yeni uygulamaları kısa zaman içinde kullanabilmemiz maddi kayıplarımızı önledi.

 

            Maddi kayıplarımızın önlenmesi konusunda da Sisohbys'nin bize sağladığı artılar oldu. Fatura birimimiz ilk kez kolaylıkla fatura kesti. Fatura miktarımız 3,5 Milyon iken, 7 Milyonun üzerine çıktı. Bu miktar, bizim hedeflediğimiz ve hastanemizin işlem hacmine karşılık gelen gerçek miktardı.

 

            Sisohbys’nin kullanıcı dostu arayüzleri sayesinde kullanıcılar tarafında oluşabilecek dirençlerin önüne geçtik. Sistemin kolay kullanılabilir olması, kurulum sırasındaki eğitimleri de kolaylaştırdı.

            Son olarak PACS hakkında ne düşünüyorsunuz? Yurtdışı kökenli ürünler Türkiye'de üretilen ürünlerden 4-5 kat daha pahalı. Oysa ülkemizde üretilen PACS'ın yeteneklerine baktığınızda yurtdışı kökenli firmaların ürünlerinden bir farkını, eksikliğini göremiyorsunuz. Zaten farklı olsa Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği PACS  Alım Çerçeve İlkelerinin gereklerini yerine getiremez. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

            Benim bu konudaki düşüncem, bilişim teknolojileri alanında dünyada neler oluyorsa ülkemizde de bu gelişmeleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Artık bizlerin de bilişim alanında ön planda olması gerekir. Genç mühendislerimiz, yazılımcılarımız bu konulara son derece açıklar. Ülke olarak iyi bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. Ama daha da ileriye doğru ilerlemeliyiz. Hastanelerimiz çok iyi bir laboratuvar olabilir.

 

            Yeni teknolojileri, yeni uygulamaları hekimlerimizin, personelimizin hizmetine sunabiliriz. Bizim üniversitelerimizin yaptıkları çok iyi çalışmalar var. Yazılımcılarımızın yaptıkları çok iyi çalışmalar var. Genç nesile ve ufku geniş insanlara da sahibiz. Bu insanlara sahip çıkan, değerlendiren firmalarımız da var.

 

            Bütün bunları bir kenara bırakarak, söylediğiniz gibi aynı yeteneklere sahip olan yazılım için daha fazla para ödüyorsak ödediğimiz bu fazlalık yurtdışına gidiyor. Yurtdışına giden paralarla birlikte gençlerimizin hayalleri de gidiyor.

 

            Hastanenin Bilgi İşlemden Sorumlu Müdür Yardımcısı Hacı Murat Şahin ile Hastane Bilgi Yönetim Sistemi ve faturalama birimi  hakkında bilgi aldık.

 

Hastanenizdeki bilgi yönetim sistemi tarafında değişiklik olduktan sonra karşılaştığınız farklılıklar var mıdır? Sözgelişi ölçülebilir unsur olması açısından fatura biriminde yaşanan kolaylıklar ya da zorluklar neler oldu?

 

            Önceden, fatura birimindeki personelimiz hastalarımızın işlemlerine tek tek ulaşmak ve faturayı kesmek için eğitimdestek personeline hatta yazılımcılara ihtiyaç duyuyorlardı. Bu işlemler daha çok yerinde müdahale şeklinde değil, uzaktan bağlantı şeklinde oluyordu. Sonuçta bu olumsuzluklar fatura miktarını etkiliyordu. O dönemdeki istatistikler ile bugünkü istatistikleri karşılaştırdığımızda aradaki farkı görebiliriz.

 

            Bu süreç içinde hastanenizde yeni bir birim açılmadıysa, hekim ve sağlık çalışanı sayısında büyük bir artış olmadıysa, hasta hareketliliğinde büyük bir artış sözkonusu değilse bu farkı nasıl anlamalıyız. Daha somut anlayabilmemiz için rakamsal örnekler verebilir misiniz?

 

            Geçmiş dönemde Hastanemizde fatura miktarımız  yaklaşık olarak 3,54 Milyon iken, bugün 7,58 Milyonu bulmuş durumdayız. Bu elbette çok büyük bir oran. Fatura biriminin çalışmalarındaki bu verim artışında yeni programın yaptığı düzenlemelerin, iyileştirmelerin, kayıtların daha düzenli tutuluşunun etkili olduğunu düşünüyorum. Fatura biriminde çok köklü değişiklikler yaşadık, sistemin kuruluşunun ilk aylarından itibaren, kurulum ve eğitim aşamaları henüz sürerken dahi hep olumlu tepkiler aldık.

 

Hastalarınızın mali bilgilerini MEDULA'ya gönderim konusunda karşılaştığınız sorunlar var mıdır?

 

            MEDULA'ya bağlanma problemleri ile sıklıkla karşılaşıyoruz. Faturalandırmanın sonlandırma devresine doğru sistem daha çok tıkanıyor. Bu sorunların kesinlikle karşı taraftan kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu nedenle fatura birimimizi sistemdeki trafiğin daha az olduğu gece saatlerinde çalıştırmak zorunda kalıyoruz. Sistemimiz karşı taraftan hata almadığı sürece oldukça iyi çalışıyor. Ayrıca otomatik faturalandırma işlemi zaten işimizin büyük bir kısmını çözüyor. Fatura birimimizdeki personelin üzerindeki yükü büyük oranda alıyor. Böylelikle fatura birimimizdeki personel, problemli, eksik ve yanlış kayıtlardan kaynaklanabilecek problemleri değerlendirmek için zaman ayırabiliyor.

 

Otomatik faturalandırma işleminden söz ettiniz. Bu konuda kısaca bilgi verir misiniz?

            Otomatik Faturalama Sistemi daha çok ayaktan hastaların hizmetlerinin faturalandırılması için kullanılıyor. Ayaktan hastalarımızın hizmetlerinin faturalandırılmasında, hizmet kayıtlarının kapatılmasında insan müdahalesine gerek kalmadan faturalandırma işlemi yapılıyor. Sistemi istenen zaman aralığına, daha çok gece saatlerine ayarlıyorsunuz, belirlediğiniz zamanda işlemleri sorunsuz bir şekilde yapılmış hastaların faturaları otomatik olarak sistemce kesiliyor. Otomatik faturalandırma bizim adımıza bu işlemleri yapıyor. Yatan hastalarımızın hizmetlerinin ise insan gözü ile birkez daha değerlendirilmesi gerekiyor.

 

HBYS alanında faaliyet gösteren firmaların bir kısmı devlet hastanelerinin temel gereksinimlerini karşılıyor. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda oluşturduğu Çerçeve İlkelerine uyuyor. Ancak siz özel dal hastanesisiniz. Bilgi Yönetim Sistemi'nizin bu temeldeki ihtiyaçlarını karşılama konusundaki refleksleri nelerdir?

 

            Biz bir eğitim ve araştırma hastanesiyiz. Eğitim araştırma hastaneleri ile devlet hastaneleri arasında farklar olduğu gibi iki eğitim araştırma hastanesi arasında da fark vardır. Eğitim araştırma hastanelerinin her kliniği neredeyse ayrı bir dal gibi çalışır. Hastanemiz bu özelliklerinin yanında bir de Türkiye'de  alternatifi olmayan onkoloji hastanesi olması nedeniyle ayrı bir önem taşır. Üstelik bazı konularda hakem hastane olma özelliğimiz de vardır. Bu nedenle hatalara, kayıt eksikliklerine tahammülümüz olamaz. Bu hassasiyetle bilgi sistemimizin sorun çıkartmayacak bir yapıda olması gerekir.

Biliyorsunuz, bilgi sistemlerinin ilk kurulum aşamasından itibaren en çok karşılaşılan sorunlardan bir tanesi kullanıcıdır. Kullanıcıların yeni bir programa adapte olurken oluşturduğu dirençler konusunda yaşadığınız pratik örnekleriniz var mıdır?

 

            Kullanıcılarınız eğer yeni olanı öğrenmeye istekli değilse, dışarıdan empoze edilen bir işe karşı mutlaka direnç gösteriyor. Alıştıkları sistemi çok haklı olmasalar da devam ettirmek istiyorlar. Aslında bunun insanın doğasında var olduğunu düşünüyorum. Bilgisayar kullanımı birçok kişi için ön planda değil. Bilgisayar kullanmaya mecbur bırakıldıklarını düşünenler oluyor. Tabi direnç gösteren birkaç kişi olsa bu sorunu kolaylıkla çözebiliyorsunuz. Ama geniş bir alana yayıldığında kısa zaman içinde çözmeniz pek kolay olmuyor.

(14.07.2011)